YARSAV üyeliği FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici benzeri unsur kabul edildi

Danıştay İdari Sevgili Daireleri Müesses, FETÖ ile füzyon ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının makul olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin davayı reddeden Danıştay Beşinci Dairesi kararını onadı.

Danıştay Beşinci Dairesinin kararında şu hususlara vurgu yapılmıştı:

. Davacı vasıtasıyla. GSM numarasından, .IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,

. Örgüt hiyerarşisi içerisinde abi konumunda olduğuna, teşekkül içerisinde saha kayran etki mensuplarının çocuklarının eğitimlerinden mesul olduğu

. YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik sponsor bir mebde olduğu,

. Davacının arsıulusal benzeri sivil toplum kuruluşundan organize tıpkı şekilde maddesel müzaheret talebinde bulunmasının, FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik sponsor tıpkı öge olduğu,

. FETÖ’nün Türe Bakanlığında ve HSK’üstelik etken olduğu dönemde 2012-2013 yılları beyninde daraç dışına kurgu eğitimine gönderildiği,

Hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının, FETÖ ile birleşme ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, sav konusu kararlarla özel hayatına gocunmak hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından, ülkü konusu kararlarda hukuka uymazlık görülmemiştir.

İDDK bu kararı onamıştır.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ OTURMUŞ

Asıl No: 2020/2321

Karar No: 2022/326

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI): .

KAPAT X

2- (DAVALI): .Yerleşmiş

VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Beşinci Dairesinin 19/02/2020 gün ve E:2017/5222, K:2020/1324 sayılı kararının, davacı eliyle esas yönünden, mahkemeli yönetim vasıtasıyla vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Ülkü konusu umu:

667 basit Yabansı Nakız Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Yasa Mesabesinde Kararname’nin 3/1. maddesi göre FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının akıllıca olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişik Hakimler ve Savcılar Müesses Umumi Kurulunun .gündüz ve .çevrilmiş kararı ile tekrar benzeri Kurulun baştan tetkik talebinin reddine ait .gün ve .mahdut kararının iptali, bu kararlar dolayısıyla mahrum kaldığı insan ve akçasal hakları ile 100.000,00-TL manevi tazminatın prosedür tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine değişmeyen verilmesi ve 6749 dar Kanun’un (667 az Kanun Mesabesinde Kararname’nin) 3. maddesinin Kanunuesasi’ya çapraz olduğundan bahisle iptali talebiyle Esas Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.

Kat kararının özeti:

Danıştay Beşinci Dairesinin 19/02/2020 gündüz ve E:2017/5222, K:2020/1324 sınırlanmış kararıyla;

Mahkemeli idarenin usule ilgili itirazları ve davacının Esas’ya ihtilaf iddiası ile Dairelerinin E:2016/43049 çevrilmiş esasına kayıtlı dosyayla işbu dosyanın birleştirilmesi talebi yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,

“Maddesel Olay ve Hukuki Proses” ile “İlgili Mevzuat”a meydan verilmiş; “Yargılamada İzlenen Asıllar ve Proses”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Bağlılaşım Yükümlülüğü”, “Ülkü Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında umumi; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem umumi hem bile davacıya hususi değerlendirmelerde bulunularak,

Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;

Davacının, ukubet yargılaması sonucunda .Ağır Ukubet Mahkemesinin .zaman ve E:., K:.basit kararı ile silahlı yıldırı örgütüne organ olma suçundan 6 sene, 3 kamer hapis cezası ile cezalandırılmasına değişmeyen verildiği, Dairelerinin karar verdiği ruz bakımından UYAP içre yapılan inceleme sonucunda mezkûr mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,

ByLock delili yönünden, savlayıcı üzerine planlı “ByLock Belirleme Tutanağı”nın incelenmesinden; müddei tarafından .GSM numarasından, .IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,

Savlayıcı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün zarfında saha aldığına, örgüt hiyerarşisi içerisinde abi konumunda olduğuna, örgüt içerisinde düz kayran egemenlik mensuplarının çocuklarının eğitimlerinden mesul olduğuna ve sair hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına saygınlık edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir alışveriş içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,

YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik müzahir tıpkısı unsur olduğu,

Özge hususlar yönünden, davacının arsıulusal tıpkı sivil cemiyet kuruluşundan birleştirme tıpkısı şekilde maddi arkalama talebinde bulunmasının, FETÖ ile füzyon ve irtibatına yönelik destekleyici benzeri mebde olduğu,

Davacının, FETÖ’nün Türe Bakanlığında ve HSK’üstelik etkin olduğu dönemde 2012-2013 yılları arasında daraç dışına açar eğitimine gönderildiğine ilişkin tespitin, davacı hakkındaki başka tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının mezkûr örgütle birleşme ve irtibatına yönelik sponsor aynı öge olduğu belirtilerek,

Sevgili dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile kararda düz verilen açıklamalar benzeri bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene ilişik yükümlülüğünü ihlal ettiği, sorun konusu kararlarla özel hayatına içtinap etmek hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Kanunuesasi anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir hazırlık niteliğinde olduğu anlaşıldığından, sav konusu kararlarda hukuka muhalefet görülmediği,

Sevgili konusu kararlarda hukuka tehalüf görülmediğinden, davacının bu kararlar zımnında yoksun kaldığı eş ve akçasal hakları ile 100.000,00-TL manevi tazminatın muamelat tarihinden itibaren hesaplanacak kanuncu faiziyle birlikte ödenmesine değişmeyen verilmesine yönelik isteminin dahi reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine ve karar tarihinde yürürlükte kâin Avukatlık Minimal Sevap Tarifesi göre belirlenen 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak mahkemeli idareye verilmesine değişmeyen verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

Savlayıcı yoluyla, alışılmamış hal döneminde, olağanüstü halin gerektirdiği ölçüde, alışılmadık ayla hastalık olan konularla ve olağanüstü nakız süresiyle bağlı eğreti tedbirler alınabileceğinden, alışılmamış halin sona ermesi ile gelişigüzel mesleğinden çıkarılmasına ilgilendiren işlemin dayanağının kalmadığı, hakkında usulüne akla yatkın yönetsel soruşturma yapılmadan yahut yargılamadan, tek hız olmadan, şahsına yönelik ferdî aynı isnatta bulunulmadan kamu görevinden çıkarılmasının masumluk karinesinin ihlali sonucunu doğurduğu, tarafına yöneltilen isnatlar bildirilmediği kabilinden usulüne akıllıca savunmasının birlikte alınmadığı, meslekten çıkarılmasına ilişik kararın şahsını ilgilendirmesi dolayısıyla yalnızca tarafına manifesto edilmesi gerekirken, Resmi Gazete’bile atlamak vasıtasıyla kamuya duyurulmasının lekelenmeme hakkını ihlal ettiği, Anayasa’bile güvence altına alınan hakimlik ve savcılık teminatının gereği kendisine 6087 sınırlanmış Yasa’bile belirtilen anket usulleri uyulmak yoluyla 2802 sınırlanmış Kanun hükümleri mucibince görevine akıbet verilebileceğinden, 667 sınırlanmış KHK göre meslekten çıkarılması dolayısıyla sevgili konusu işlemin izin unsuru yönünden hukuka yeraltı olduğu, 2012 yılında sınırlı dışına araç eğitimi amacıyla gönderilmesi hususunun meslekten tarh kararına esbabımucibe yapılmasının eğitim hakkının ihlali sonucunu doğurduğu, ana bire bir koca hakkının kullanımı kapsamında YARSAV Derneğine uzuv olmasının el işi esbabımucibe yapılamayacağı, Avrupa Hakimler Derneği tarafından eşi hesabına gönderilen yardımın karara dayanak noktası yapılmasının suç ve cezaların şahsiliği ilkesine marjinal olduğu, sevgili konusu işlemin yapı edildiği tarihten bilahare ortaya konulan delillerin dikkate alınamayacağı, aleyhine beyanda mevcut tanıkların deli dolu pişmanlıktan yararlanan şahıslar olduğu, münezzeh kendini kurtarma gayesi ile beyanda bulundukları, söz konusu beyanlar abstre, muğlak ve gerçeğe aykırı olduğu kabil vadi ve ant dahi içermediği, aleyhinde mevcut şahit beyanlarının akıllıcasına olmadığını delil ve belgeleri ile ispatladığı, mavera yandan hakkındaki itirafçı ve adsız şahit beyanlarının iddialarının tümünün 17-25 Mabeyin 2013 tarihinden öncesine ilişkin olduğu, ByLock uygulamasını kullanmadığı, filhakika karşı yapılan araştırmalarda bahis konusu uygulamayı kullandığına ilgili “ByLock Değerlendirme ve Belirleme Tutanağı” bulunmadığı kabilinden user-ID, plan, andıran veya içeriğe de rastlanılmadığı, anılan uygulamaya ilişkin veriler kanuna muhalif olarak elde edilmiş olduğundan gayrikanuni tutamak niteliğinde olup seçkin yargılamada kullanılamayacağı, mezkûr programın kullanıldığı hususunun herhangi bir soy şüpheden uzak benzeri şekilde ustalık verilerle ortaya konulması gerektiği, öte yandan, bahis konusu programın kullanılması hususunun suç olarak kabul edilmesinin rapor özgürlüğünün, tanıtma hürriyetinin ve özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlaline sebebiyet vereceği, anayasal düzene bağlılaşım yükümlülüğünü ihlal ettiğine ilgili konkre değme fiilin ortaya konulamadığı, dava konusu işlemin Kanunuesasi’nın 38. maddesine, gün tün eşitliği ilkesine uymaz olduğu, bu işlemle, masumluk karinesinin, özel hayata ve karı hayatına utanmak hakkının, silahların eşitliği ilkesinin, onur ve itibara içtinap etmek hakkının, ayrımcılık yasağının, terbiye hakkının, mücahede hakkının, mülkiyet hakkının ihlal edildiği doğacak sürülmektedir.

Mahkemeli idare aracılığıyla, kararın verildiği tarihte yürürlükte mevcut Avukatlık Minimal Sevap Tarifesi’nin “Manevi Tazminat davalarında sevap” başlıklı 10. maddesinin 3. bendinde, bu davaların tamamının reddi durumunda vekalet ücretinin, Tarife’nin İkinci Kısmının İkinci Bölümüne göre hükmolunacağı, 4. bendinde ise, manevi tazminat davasının, maddesel ödence veya parayla değerlendirilmesi benzer sair taleplerle alay malay açılması yerinde tazminat davası açısından vekalet ücretinin ayrı ayrımsız çeşit olarak hükmedileceğinin ayaklık altına alındığı, Daire kararında reddedilen tazminat davası istemi yönünden idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gelecek sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :

Müddei aracılığıyla, savunma verilmemiştir.

Mahkemeli hile eliyle, Danıştay Beşinci Dairesince sunulan ret kararının usul ve hukuka makul bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .’IN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının redde ilişik kısmının onanmasına, müddeialeyh idarenin temyiz isteminin kabulü ile reddedilen manevi tazminat istemi yönünden mahkemeli hile lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilgili kısmın bozulmasına değişmeyen verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Değişmeyen veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Araştırı Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonradan, dosya tekemmül ettiğinden davacının Kat kararının vekalet ücretine yönelik kısmına ilişik yürütmenin durdurulması istemi üzerine antrparantez benzeri karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay sorun dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 çevrilmiş İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde vadi kayran;

“a) Fariza ve izin dışında tıpkısı işe bakılmış olması,

b) Hukuka marjinal karar verilmesi,

c) Asıllar hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte sorumluluk veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklayan Danıştay Beşinci Dairesi kararı esası yönünden, tıpkısı esbabımucibe ile Kurulumuzca bile akla yatkın bulunmuş olup savlayıcı yoluyla temyiz dilekçesinde ati sürülen iddialar, kararın esastan bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Kat kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına gelince;

2577 basit İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi böylece Danıştayın, kararda baştan enstantane yapılmasına gerekseme duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi türlü şaibe veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne düzlük verilmiştir.

2020 yılı Avukatlık Minimal Ecir Tarifesi’nin “manevi tazminat davalarında ücret” antetli 10. maddesinin 3. fıkrasında, “Bu davaların tamamının reddi yerinde avukatlık ücreti, Tarife’nin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmüne; 4. fıkrasında, “tazminat davası davasının, maddesel tazminat yahut parayla değerlendirilmesi tür özge taleplerle alay malay açılması yerinde; tazminat davası açısından avukatlık ücreti ayrı benzeri cins namına hükmedilir.” hükmüne düz verilmiştir.

Temyize laf kararda, savlayıcı aleyhine, 2020 yılı Avukatlık Agari Ecir Tarifesi uyarınca 3.000,00-TL vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, Hakimler ve Savcılar Müesses Genel Kurulunun .tarih ve .sayılı kararı ile yine bire bir Kurulun yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin .devir ve .çevrilmiş kararının iptali, bu kararlar zımnında mahrum kaldığı erkek ve parasal hakları ile 100.000,00-TL manevi tazminatın prosedür tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle alay malay ödenmesine değişmeyen verilmesi istemiyle açıldığı, Dairenin yukarıda belirtilen kararıyla davanın reddine değişmeyen verildiği, davalı dalavere lehine değişmeyen tarihinde yürürlükte mevcut 2020 Avukatlık Minimal Ücret Tarifesi gereğince bir tane tıpkı vekalet ücretine hükmedildiği, manevi tazminat istemi açısından ayrı tıpkısı cins adına vekalet ücretine hükmedilmediği görülmektedir.

Bu durumda, mahkemeli yönetim lehine reddedilen manevi tazminat istemi açısından vekalet ücretine hükmedilmemesine müteveccih söz konusu eksikliğin baştan müdrike yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, temyize konu kararın egemenlik fıkrasındaki, “Değişmeyen tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Minimal Ücret Tarifesi göre belirlenen 3.000,00-TL vekalet ücretinin” ifadesinin, 2577 sınırlanmış İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 2020 yılı Avukatlık Minimal Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkraları ile İkinci Kısmının İkinci Bölümü gereğince; “Karar tarihinde yürürlükte kâin Avukatlık Minimal Sevap Tarifesi mucibince belirlenen 3.000,00-TL vekalet ücreti ile reddedilen tazminat davası istemi yönünden belirlenen 3.000,00-TL vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

DEĞIŞMEYEN SONUCU:

Açıklayan nedenlerle;

1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilgili Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 19/02/2020 çağ ve E:2017/5222, K:2020/1324 sınırlanmış kararının hüküm fıkrasının “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Minimal Ecir Tarifesi gereğince belirlenen .-TL vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat istemi yönünden belirlenen .-TL vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3.Adli yardım kararından ekolojik ortam atılmış olan temyiz aşamasına ait usa vurma giderlerinin, 6100 az Ahbaplık Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası mucibince davacıdan tahsili üzere Dairesince müzekkere yazılmasına,

4. Kesin adına, 03/02/2022 tarihinde ana yönünden oybirliği, vekalet ücreti yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

X- Temyiz edilen kararla ait dosyanın incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka akla yatkın bulunduğu, dilekçede encam sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize bahis kararın kelimesi kelimesine onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARŞI GÖRÜŞ

XX- Danıştay Beşinci Dairesinin temyize bahis kararı ile davanın reddine değişmeyen verilmiş, hâkimiyet fıkrasında müddeialeyh idare lehine reddedilen manevi tazminat istemi yönünden antrparantez vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

2577 mahdut İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin anlık giderleri üzerine yollamada bulunduğu 6100 dar Hususiyet Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine karışma olduğu, 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin birlikte aralarında bulunduğu enstantane giderlerinin, aleyhine hükümranlık sunulan taraftan alınmasına karar verileceği hükümleri vadi almıştır.

659 çevrilmiş Yasa Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinde ise, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve yönetsel davalar ile yürütme dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla ülfet birimi amirleri, muhakemat müdürleri, ahbaplık müşavirleri ve avukatlar yoluyla yapılan izlem ve duruşmalar üzere, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar aracılığıyla külah ve izleme edilen dava ve işlerde ilgilendiren mevzuata bakarak hükmedilmesi gereken cirim üzerinden idareler lehine vekalet ücreti ölçüm edilir. ” hükmüne meydan verilmiştir.

2020 yılı Avukatlık Asgari Sevap Tarifesi’nin “manevi tazminat davalarında ücret” antetli 10. maddesinin 3. fıkrasında “Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarife’nin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmüne, 4. fıkrasında “tazminat davası davasının, maddi tazminat yahut parayla değerlendirilmesi kabil değişik taleplerle birlikte açılması yerinde; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir cins kendisine hükmedilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, Hakimler ve Savcılar Yerleşmiş Umumi Kurulunun .zaman ve .sınırlanmış kararı ile tekrar ayrımsız Kurulun baştan tetkik talebinin reddine ilişkin .tarih ve .az kararının iptali, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı insan ve akçasal hakları ile 100.000,00-TL manevi tazminatın muamelat tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle gelişigüzel ödenmesine karar verilmesi ve 6749 sınırlanmış Kanun’un (667 sayılı KHK’nin) 3. maddesinin Anayasa’ya karşıt olduğundan bahisle iptali istemiyle Kanunuesasi Mahkemesine başvurulması istemiyle açıldığı, Dairenin yukarıda tamlanan kararıyla davanın reddine karar verildiği, davalı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan 2020 Avukatlık Asgari Sevap Tarifesi göre biricik ayrımsız vekalet ücretine hükmedildiği, manevi tazminat istemi açısından ayrı bire bir kalem adına vekalet ücretine hükmedilmediği görülmektedir.

Antrparantez, yargılama giderlerinden olan vekalet ücreti hakkında temel hükümle gelişigüzel karar verilmesi, bu haliyle vekalet ücretine birlikte anne karşı kararı veren Dairece hükmedilmesi gerekmektedir.

Seçme hangi büyüklüğünde 2577 dar Kanun’un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde temyiz incelemesinde Danıştayın, kararda yeniden anlık yapılmasına gerekseme duyulmayan maddesel hatalar ile düzeltilmesi tür şaibe yahut yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer bırakılmış ise dahi, reddedilen tazminat davası istemi yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu konuda buyruk kurulmamış olmasının maddesel yazık kapsamında değerlendirilebilecek ayrımsız bap olmadığı yalınlık olup, Daire kararının reddedilen manevi tazminat istemi yönünden davalı dümen lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmı yönünden bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Share: