Yargıtay: Mirastan mevrut dünyalık, kuma servet sayılmayacak

Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, eşlerden birine miras yerine artan mülk ya da paranın ortak hesaba yatırılmış olsa de şahsi mal niteliğinde olduğuna, boşanmada para paylaşımına dahil edilemeyeceğine hükmetti. Dünyaevi birliği üzere harcandığı ispatlanamayan omuz omuza hesaptaki mecmu paranın davacıya ilişik olduğunun akseptans edilmesi gerektiğine ilgi çekildi.

Bursa’üstelik 1984’te evlenen çift, elem geçimsizlik sebebiyle 4. Sülale Mahkemesi kararıyla boşandı. Metrukiyet kararının kesinleşmesinin peşi sıra müddei eş, babasından bırakıt kalan ancak kocasıyla açtığı ortak hesaba yatırılan paranın tahsilini istedi. Davalı kocanın, namına bilgelik vermeksizin hesaptan yüklü miktarda para çektiğini anlatan savlayıcı karı, bu paranın müddeialeyh tarafından sebebi bilinmeyecek şekilde harcandığını veya saklandığını öne sürdü. Apayrı ayrımsız vezneci şubesinde mevcut ortak hesaptan ve yüreklilik kartlarından müddeialeyh tarafından gebe miktarda para çekildiğinin bilahare tespit edildiğini encam sürerek, fazlaya ilgili hakları saklı var olmak kaydıyla 138 bin TL’nin tahsilini dilek etti.

Davalı, davanın reddini diledi. Davanın kısmen kabülüne hükmetti. Kararı mahkemeli herif temyiz edince devreye Yargıtay 3. Ünsiyet Dairesi girdi.

Menent nitelikteki kararda; mirastan kalan paranın ortak hesaba yatırılsa da zatî mal hükmünde olduğuna ilgi çekildi.

Kararda şu ifadelere vadi verildi: “Davacı canip alay malay hesaptaki paranın ölen babasından intikalen mevrut taşınmazın satışından elde edilen mal olduğunu ati sürmüştür. Davalı ise bu olguyu kabullenerek, davacıya babasından mevrut ve bile hesaba yatırılan bu paranın icap omuz omuza çocukları gerekse kuma evleri üzere kullandıkları savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, baş başa hesaptaki paranın davalı marifetiyle çekildiği, bu paranın tarafların beraberinde çocuğunun sünnet düğünü amacıyla harcandığı ve kuma evin tadilatı üzere kullanıldığı yönündeki müddeialeyh savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesi ve nısıf yarıya sıklet esası benimsenerek davanın kısmen kabulüne hükmetmiştir. Bilindiği üzere 4721 sınırlanmış Türk Kentlileşmiş Kanunu 220/2. maddesine bakarak, bire bir eşin miras ya dahi rastgele şekilde caba edinim eliyle elde ettiği malvarlığı değerleri şahsi servet akseptans edilmektedir. Mahkemenin da kabulünde olduğu üzere, yan yana hesaptaki para, davacıya ölen babasından intikalen gelen şahsi malvarlığı olup, bunun birlikte hesaba yatırılmış olması, bu paranın niteliğini değiştirmeyecektir. Müddeialeyh tarafından çekildiği dosya ile sabit olan paranın evlilik birliğine özgülenerek harcandığı mahkemeli tarafından ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, alay malay hesaptaki paranın tamamının davacıya ait ferdî mamelek kabul edilerek sonucuna göre tıpkı değişmeyen verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bağlanmış şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya ters olup, kararın bozulması gerekmiştir.”

Share: