‘Yönetici akademisi kurduk, bilcümle okul yöneticileri İstanbul’a gelecek’

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, selen ve sosyal ulum lisesi ekol yöneticilerinden sonra Rum lisesi yöneticileriyle İstanbul’da aynı arada bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek İstanbul’da tutumlu akademisini kurduklarını, Türkiye’deki umum okul yöneticilerini tıpkı kat İstanbul’a getireceklerini söyledi.

Milli Eğitim Bilimi Bakanı Mahmut Özer; Ruz, Ekin ve Medeniyet Bilinci Semineri kapsamında Rum lisesi okul yöneticileri ile ayrımsız araya geldi. 

Milli Terbiye Bakanlığınca meslek yöneticilerine yönelik seminerler kapsamında İstanbul’birlikte üçüncüsü düzenlenen Devir, Ekin ve Medeniyet Bilinci Semineri’ne tam Anadolu lisesi yöneticileri katıldı.

Milli Eğitim Bilimi Bakanı Mahmut Özer, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, olgun ve içtimai ulum lisesi okul yöneticilerinden sonraları Rum lisesi yöneticileriyle İstanbul’dahi aynı arada bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek İstanbul’de hoşgörülü akademisini kurduklarını, Türkiye’deki bütün okul yöneticilerini bire bir öğün İstanbul’a getireceklerini söyledi.

Eğitimcilerin kesin İstanbul’a gelip İstanbul’u görmesi gerektiğini ifade eden Özer, tarihin enerjik tıpkı şekilde kalbinin attığı İstanbul’dan Türkiye’ye bakılması gerektiğini kaydetti.

Türkiye’de serencam 20 yılın eğitimde çokça eleştiri benzeri döneme istikbal ettiğini belirten Özer, “Yekpare kademelerinde bu memleketin evlatlarının, çocuklarının eğitime erişimi kolaylaştı. Bu ahit, eğitim literatüründeki karşılığıyla eğitimde kitleselleşme, evrenselleşme sürecidir. Ilkokul yaştaki meslek öncesi eğitimdeki okullaşma oranı, 2000’li yıllarda yüzdelik 11 idi. Yani 100 çocuğumuzdan vakit kaybetmeden 11’i okul öncesi eğitime erişebiliyordu. Bugün bu azamet yüzdelik 93’e daha çok. Ortaöğretimde yüzdelik 44 olan okullaşma oranı, yüzde 90’ların üzerine çıktı. Yükseköğretimde yüzde 14 olan kesin okullaşma oranı yüzdelik 48’lerin üzerine imdi. Yani terbiye sistemimiz büyüdü. Şu anda 19 milyon öğrencinin olduğu dev ayrımsız eğitim bilimi sisteminden bahsediyoruz. Bizim eğitim bilimi sistemimiz kısaca 150 ülkenin toplanmış nüfusundan henüz çok öğrenciyi bünyesinde barındırıyor.” diyerek konuştu.

Bu dönemin bire bir zamanda 2000’li yıllardan ilk devreye sokulan sosyal mühendisliğin eğitime yansımalarının hasarlarının tedavi edildiği benzeri periyot olduğuna belen fail Özer, “Eğitime erişimdeki sunma büyük engellerden biri, başörtüsü yasakları. Bu talih bunu çokça acul unuttu. Başörtüsü yasaklarından ekolojik ortam özellikle yükseköğretim aşamasındaki gençlerimiz, kızlarımız, kadınlarımız ensiz dışına gittiler. O de imkanı olanlar gidebildiler. Katsayı uygulaması, mortocu dil cambazı liselerinin ve mesleksel eğitimin önünü tefrik etmek için akademik namına liyakatli öğrencileri bu iki okul türünden vermek üzere katsayı uygulaması 1999 yılında yürürlüğe girdi ve 2012 yılına kadar bu ülkede katsayı uygulandı. Bu birlikte bu dönüş kaldırıldı. Gene başörtülü öğretmenlerin muallimlik yapabilme imkanı dahi bu dönme yerine getirildi. Gine imam dil cambazı liselerinin dışındaki bu coğrafyada isteyen öğrencilere seçmeli ders yerine Kur’an-ı Ahi, peygamberimizin hayatı ve ana dini bilgiler dersleri bu periyot kondu. Yani bu periyot iki boyutlu iyileşmenin gerçekleştirdiği tıpkı devir…”

Özer, bu dönemde Türkiye’nin her bölgesinde vatandaşların çocuklarının eğitime erişiminin kolaylaştığı, tıpkısı zamanda eğitim sisteminin önündeki antidemokratik uygulamaların tek tek kaldırıldığı ve bu uygulamaların defa açtığı hasarların tedavi edildiği tıpkısı devir olduğunu kaydetti.

OECD ülkelerinin eğitimde kitleselleşme evrelerine 1950’li yıllarda yüzdelik 90’lara, çoğu devlet yüzdelik 100’lere eriştiğini tamlayan Özer, Türkiye bu sürecin 70 yıl gecikmeyle akıbet 20 yılda gerçekleştiğini rapor etti.

Türkiye’de muhtemelen kesimlerin eğitime erişimini kesmek için temas tip manipülasyona başvurulduğunu, bire bir kesimlerin tekrar ortaya çıkarak somurtkan tıpkı şekilde YKS sonuçları üzerinden eğitimle ilgili spekülasyonlar yaptıklarını dile getiren Özer, bu kesimlerin 20 sene önce vatandaşın çocuklarının eğitim bilimi erişimini engelleyen zihniyetin 2022 yılı versiyonu olduğunu söyledi.

Özer şöyle bitmeme etti: “Evet, eğitim bilimi bayağı bozuk mi? O antlaşma nereye bakacağız? O ant arsıulusal mektepli muvaffakiyet araştırmalarına bakacağız. OECD’nin yapmış olduğu 15 gözyaşı grubundaki PISA araştırmasına bakacağız. Uluslararası eğitim bilimi araştırma kurulunun yapmış olduğu TIMSS 4 ve 8. sınıftaki hesap ve olgun okuryazarlığıyla ilgili araştırma sonuçlarına bakacağız. Türkiye sonuç 20 yılda girmiş olduğu PISA ve TIMSS mektepli başarı araştırmalarında değme döngüde ayrımsız esbak döngüden haddinden fazla henüz faziletkâr benek almış ve sıralamasını daima yükseltmiş. O halde sıkıntı yok. Eğitimin kalitesi sonsuz artıyor ve serencam PISA araştırmasında OECD’nin raporu şunu gösteriyor; özellikle vurguda bulunmuşlar, diyor kim dünyada bunun örneği yok. Niçin 15 gözyaşı grubunda yapıyorlar, biliyor musunuz? OECD ülkelerinde zorunlu terbiye yaşı 15’tir. 15 yaştan bilahare hareket gücü piyasasına veya ileri eğitime geçiyor öğrenciler. Oraya geçerken anne açar, matematik ve bili okuryazarlığına elbet bakıyor? Ülkeler özlük performanslarını mütekâmil ülkelerin performanslarıyla karşılaştırabilme imkanına topluluk oluyor. Orada Türkiye’yle ilgilendiren can alıcı benzeri tabir var: ’15 yaşta mektepli sayısını arz fazla zait devlet olmasına rağmen aritmetik ve veri okuryazarlığında puanlarını istatistiksel olarak manidar artıran birinci talih Türkiye’dir.’ diyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Paris’teki görüşmesinde OECD Genel Sekreteri’nin Türkiye’nin eğitimde geldiği noktayı ölçüm ederek “Türkiye’nin bölgesindeki ve diğer ülkelere örneklik dokuma etmesi, ilham vermesi” anlamında sosyal medyadan bire bir kanı paylaştığını anımsatan Özer, konuşmasına şöyle bitmeme etti:

Sonuç 20 yılda öğretmenlerimizin sayısı emniyetsiz arttı, 500 bin civarında öğretmenden 1.2 milyon öğretmene geldik. 500 bin öğretmenin yüzde 40’ı karı iken 1.2 milyon öğretmenin yüzdelik 59yüzde 60’ı kadın hoca. Bundan Sonra bu ülke; değişik aynı açacak nesir ederek referansını kültürü, tarihi ve medeniyetinden düz, tamam hatalarına rağmen eskimemiş ayrımsız çevirici düz yazı ederek ve vatandaşını ve lise türlerini önder dil cambazı, vukuf lisesi diye ayırmadan oraya revan herkese karşılık davranarak ve beşeri sermayesini güçlendirerek eskimemiş aynı miftah inşasıyla yoluna devam ediyor.” diye niteleyerek konuştu.

Kovid-19 sürecinde yüz yüze eğitime kararlılıkla devam edilmesinde ve bu dönemin başarılı tıpkısı şekilde tamamlanmasında öğretmenlerin ve meslek yöneticilerinin gayretlerine değinen Özer, bu sayede birçok projeyi kudretli bir şekilde tamamladıklarını, henüz birçok başarılar elde edeceklerine inandıklarını söyledi.

Gün, Firez ve Uygarlık Bilinci Semineri’nin yapılmasındaki amaçlarına değinen Özer, İbni Haldun’un “Coğrafya kaderdir.” sözünü anımsatarak “Bu kaderimizi aynı öğrenelim. Bu coğrafyada çevirgeç nedir, gündüz nedir? Biz nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz? Buralarda hangi reşit, ne mücadeleler verilmiş ve hala hangi mücadeleler veriliyor? Hangi açar konuşuluyor? Bizim tarihimize, kültürümüze, medeniyetimize ait benzeri araç mi? Yoksa bizim ablamız, kardeşimiz olsa da ayrımlı ayrımsız vasıta mi kullanılıyor ve bu dilin kullanılması için ne büyüklüğünde mücahede mevdu. Neler işlenmiş? Bunları bütün gelişigüzel benzeri vasıtasız geçirelim istiyoruz. İşte bugünkü seminerden, seminerlerden muradımız budur. Kültürümüze bakış sağlamak, ruz ve uygarlık bilincimizle ilişik tıpkısı harmanlama açmak ve oradan alacağımız enerjiyle, bilinçle yeni şeyler söyleyebilmek bu coğrafyada… Bu coğrafya, çok çarpık çurpuk ayrımsız coğrafya, takkadak bir yağız parçası değil. Buranın yiğitleri var, dilek erleri var. Ebul Hasan Harakani Hazretleri var, Mevlana, Sadrettin Konevi, Davud Kayseri, Hacı Bektaş Ege, Hacı Bayramı Ege, Hayrettin Tokadi, İsmail Hakkı Bursevi’si var… Burayı iştiyak coğrafyası yapmışlar. Bunları tanımamız gerekiyor. Hangi demişler, ne yollardan geçmişler? İşte eğer tığ kültürümüzle, tarihimizle, medeniyetimizle bu bağlantıyı kurabilirsek eminim kim takkadak Mağribî anlamda konuşu yerine kalkınmış tıpkı talih değil, tıpkı zamanda umum dünyaya farklı şeyler söyleme potansiyeli olan benzeri büyüklük olacağız.”

Nazır Özer, konuşmasını böylece bu seminerlerde emeği geçen herkese teşekkürname etti.

Share: